Çağdaş Sözlük

şeriat ~ شريعت

Lugat-ı Ebuzziya - şeriat ~ شريعت maddesi. Sayfa: 584 - Sira: 20

Lugat-ı Ebuzziya, Ebüzziya Tevfik Bey Sözlüğü; şeriat maddesi. osmanlıcada şeriat ne demek, şeriat anlamı manası, şeriat osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte şeriat hakkında bilgi. Arapça şeriat ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada şeriat anlamı

Lugat-ı Ebuzziya - شريعت şeriat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

şeriat ~ شريعت güncel sözlüklerde anlamı:

şERiAT ::: Doğru yol. Hak din yolu. * Büyük ve geniş cadde. * Nur, aydınlık, ışık. * Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kanunların hey'et-i mecmuası. Şeriat, aynı zamanda din mânâsına müsta'meldir ki, ahkâm-ı asliye denen itikadiyâtı ve ahkâm-ı fer'iye denen ibadet, ahlâk ve muâmelât yâni, İslâm Hukukunu ihtivâ etmektedir... (Bak: Hukuk)(Şeriat; insanlardan sudur eden ef'âl-i ihtiyariyeyi bir nizam ve bir intizam altına alıp tahdid eden kaidelerin hulâsasıdır veya devletin işlerini tanzim eden nizamların, düsturların, kanunların mecmuasıdır. İ.İ.)(Şeriat ikidir. Birincisi: Âlem-i asgar olan insanın ef'âl ve ahvâlini tanzim eden ve sıfât-ı kelâmdan gelen bildiğimiz şeriattır. İkincisi: İnsan-ı ekber olan âlemin harekât ve sekenatını tanzim eden, sıfat-ı iradeden gelen şeriat-i kübra-yı fıtriyedir ki, bazan yanlış olarak tabiat tesmiye edilir. H.)("Şir'a, Şeria, Meşrea"; lügatta bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir. Bunda, insanların hayat-ı ebediyeye ve saadet-i hakikiyeye ulaşması için Allah Teâlâ'nın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiâre ıtlak edilmiştir ki, din demektir.) (E.T.)(Şeriat, din lisânında; Cenâb-ı Hakkın, kulları için vazetmiş olduğu, dini, dünyevi ahkâmın heyet-i mecmuasıdır. Bu itibarla şeriat: Din ile müradif olup, hem ahkâm-ı asliye denilen itikadiyatı, hem ahkâm-ı fer'iye-i ameliye denilen ibadet, ahlâk ve muâmelâtı ihtiva eder.Şeriat, umumi mânasına nazaran bir Peygamber-i Zişân tarafından tebliğ edilmiş kanun-u İlâhi demektir. Ahkâm-ı Şer'iye denilince, bundan kanun-u İlâhi hükümleri mânasını anlamak lâzımdır. Ve bununla asıl Kur'ana, Hadise, İcmaa sarahaten müstenid olan hükümler kasdedilmiş olur. Ist. F.K.)(Devlet ve uyruk, siyasetin ve siyasi olan hükümlerin icabına göre idare olunur ise, bu da yerilmiş olur. Çünkü Allah'ın nurundan ibaret olan şeriat hükümleri ihmâl edilmiş oluyor. Beşerin bütün işi, gerek devlet işi ve gerek başka işler olsun iyiliği ve kötülüğü âhirette kendisine aittir. Yani iyi ise ecirli ve sevaplıdır, kötü ise cezaya çarptırılır. Allah Elçisi (A.S.M.): "Ancak dünyadaki iyi ve kötü bütün amelleriniz âhirette kendinize reddedilir. Yani hayır ise ecir ve sevap kazanır, kötü ise cezaya çarptırılırsınız!" der. Siyasi hükümlerde ise ancak dünyevi fayda ve maslahatlar gözönünde bulundurulur. Siyasi kanunları koyanlar, ancak dünya hayatının dış görünüşünü görür ve bilirler. Şari'in maksadı ise, insanların âhiret saâdetidir. İşte bundan dolayı, bütün insanların gerek dünyevi ve gerek âhiret işlerinde şeriatlara uygun olarak görmeye sevketmek vâcibdir. Bu vazife, kendilerine şeriat indirilmiş olan peygamberlere, onlardan so a onların yerine geçenlere (devlet başkanlarına) yükletilmelidir... Siyasetçi demek, akli delil ve hükümlere dayanarak dünya maslahat ve faidelerini elde eden, zarar ve ziyanları defetmeye sevk eden insan demektir. Halifelik ise, umumiyetle âhiret fayda ve maslahatlarını gözönünde bulundurarak şeriat ile iş görmeğe sevkeder. Şari'a göre, dünya iş ve amellerinin hepsi de (sonucu bakımından) âhirete râcidir. Halifelik ise, dini korumak ve dünya siyasetini dine uygun olarak idare etmek hususunda şeriat sahibine nâiblik etmek demektir.) (Mukaddime, İbn-i Haldun, ci: 1, sh: 508-509-510, 1954, İstanbul Maarif Basımevi)

şeriat ::: (a. i. c. : şerâi') : 1) doğru yol. 2) Allah'ın emri. 3) âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri, (bkz. : şer').

reşîat-ı garrâ ::: İslâm dîni.

şerîat-ı Iseviyye ::: Hz. İsa'nın şeriatı.

şerîat-ı Islâmiyye, ::: 1 Muhammediyye, 1 Ahmediyye : İslâm şeriatı.

şerîat-ı mûseviyye ::: Hz. Musa'nın şeriatı. şerîat-ı sâbie : Hz. İbrahim'in şeriatı.

şerîat ::: din, ilâhî kanunlar, Allahın emirleri ve yasakları.

şERiAT ::: İslâm dîni, insanların hem rûhî, hem de maddî refâhını te'min edecek bir şerîat getirmiştir. Bu şerîat sâdece fertle Allah arasında vâsıta kurmakla kalmayıp, ferdin bir topluma, hattâ insanlık câmiasına karşı haklarını ve vazîfelerini geniş şekilde tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu şerîat insan rûhunu ve bütün insanlığı sevk ve idâre edecek esâslardan, hükümlerden ibârettir. Sosyal adâlet üzerine kurulmuştur. Bu şerîatte sınıflaşma yoktur. Herkes eşit haklara, aynı îtibâra sâhiptir. (Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî)

Îmân edip de kendini şerîate uyduran müslümândır. Şerîati kendi arzûlarına, keyflerine uydurmak isteyen îmânsızdır. Bunlar bilmezler ki, Allahü teâlâ; şerîatleri, nefsin arzûlarını, keyflerini kırmak ve taşkınlıklarını önlemek için göndermiştir. Her şerîat, kendisinden önce gelen şerîati nesh etmiş, değiştirmiştir. En son gelen, her şerîatı değiştirmiş, daha doğrusu şerîatlerin hepsini kendinde toplamış olup, kıyâmete kadar hiç değişmeyecek olan şerîat, Muhammed aleyhisselâmın şerîatıdır. (S. Abdülhakîm-i Arvâsî)

Şeriat :::


  1. Kur'an'daki ayetlere, Hz. Muhammed'in sözlerine dayanan İslam kanunu, İslam hukuku.

şerîat ::: ilahi kanun , din , ilahi kanunlar , Allahın emirleri ve yasakları

şeriat ::: doğru yol , din hükümleri

şeriat ::: ‬din hükümleri

şeriat ::: doğru yol

şeriat ::: islam hukuku

ŞERİAT :::

Doğru yol. Hak din yolu. * Büyük ve geniş cadde. * Nur, aydınlık, ışık. * Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kanunların hey'et-i mecmuası. Şeriat, aynı zamanda din mânâsına müsta'meldir ki, ahkâm-ı asliye denen itikadiyâtı ve ahkâm-ı fer'iye denen ibadet, ahlâk ve muâmelât yâni, İslâm Hukukunu ihtivâ etmektedir... (Bak: Hukuk)(Şeriat; insanlardan