Çağdaş Sözlük

tasavvuf ~ تصوف

Lugat-ı Ebuzziya - tasavvuf ~ تصوف maddesi. Sayfa: 332 - Sira: 8

Lugat-ı Ebuzziya, Ebüzziya Tevfik Bey Sözlüğü; tasavvuf maddesi. osmanlıcada tasavvuf ne demek, tasavvuf anlamı manası, tasavvuf osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte tasavvuf hakkında bilgi. Arapça tasavvuf ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada tasavvuf anlamı

Lugat-ı Ebuzziya - تصوف tasavvuf ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

tasavvuf ~ تصوف güncel sözlüklerde anlamı:

TASAVVUF ::: Kalbi dünyanın fâni işlerinden ayırıp Allah (C.C.) sevgisi ile bağlamak. Tarikat ehli olmak. (Bak: Tarikat)(İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi muhakkıkin-i ehl-i tarikat derler ki: "Birtek Sünnet-i Seniyyeye ittiba' noktasında hâsıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevâfil-i hususiyeden gelemez! Bir farz, bin sünnete müreccah olduğu gibi; bir Sünnet-i Seniyye dahi, bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır!" demişler. M.)

tasavvuf ::: (a. i. sûf'. clan c. : tasavvufât) : softlaşma, gönlünü Allah sevgisine bağlama. İlm-i tasavvur : tasavvuf ilmi, tasavvuf bilgisi.

tasavvuf ::: (a. i.) : leng. * sesleme, fonasyon, fr. phonation.

tasavvuf ::: kalbi dünyadan arındırma yolu, tarikat.

TASAVVUF ::: Tasavvuf büyüklerinin hepsi, Ehl-i sünnet îtikâdında idi. Bid'at sâhiplerinin hiçbiri, Allahü teâlânın ma'rifetine yaklaşamamıştır. Evliyâlık nûrları bunların kalblerine girmemiştir. (Abdullah-ı Dehlevî)

Tasavvuf ehlinin üç vasfı vardır. Toprak gibidir, iyiye de, kötü kimseye de verir. Bulut gibidir, her şeyi gölgeler. Yağmur gibidir, sevilen kimseyi de, sevilmeyen kimseyi de sular. (Harkûşî Abdülmelîk bin Muhammed)

Tasavvuf hâldir, söz değildir, söz ile ele geçmez. (Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî)

Tasavvuf, Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir. (Alâüddevle Semnânî)

Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsini terketmektir. (Ali bin Sehl)

İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra şerîate (dînin emir ve yasaklarına) uymak, daha sonra tasavvuf yolunda yükselmektir. (Muhammed Bâkî-billah)

Şimdiye kadar yedi yüz velî, tasavvufun târifinde türlü sözler söylemişlerdir. Bu sözlerin özü, şu noktada toplanabilir: Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye harcamaktır. (Ebû Saîd Ebü'l-Hayr)

Tasavvuf ::: İslam dininde varlık birliğini temel alan, Panteizmi ana düşünce olarak benimseyen, kalbi dünya işlerinden arındırarak Allah sevgisine adayan düşünüş biçimi.

tasavvuf ::: kalb ayağıyla ruhani mertebelerde ilerleyerek nefsi terbiye etme yolu , beden ve ruhun eğitilmesiyle manevi mertebelerin katedilmesini sağlayan yol , dinin ruhsal hayatla ilgili yönünü konu edinen bilim veya meslek , kalbi dünyadan arındırma yolu , tarikat , kalbi dünyanın fani işlerinden ayırıp Allah (c , c , ) sevgisi ile bağlamak , tarikat ehli olmak

tasavvuf ::: (a. i. sûf'. clan c. : tasavvufât) softlaşma, gönlünü Allah sevgisine bağlama. İlm-i tasavvur : tasavvuf ilmi, tasavvuf bilgisi.

tasavvuf ::: (a. i.) leng. * sesleme, fonasyon, fr. phonation.

TASAVVUF :::

Kalbi dünyanın fâni işlerinden ayırıp Allah (C.C.) sevgisi ile bağlamak. Tarikat ehli olmak. (Bak: Tarikat)(İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi muhakkıkin-i ehl-i tarikat derler ki: "Birtek Sünnet-i Seniyyeye ittiba' noktasında hâsıl olan makbuliyet, yüz âdâb ve nevâfil-i hususiyeden gelemez! Bir farz, bin sünnete müreccah olduğu gibi; bir Sünnet-i Seniyye dahi, bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır!" demişler. M.)