Çağdaş Sözlük

ocak ~ اوجاق

Lugat-ı Ebuzziya - ocak ~ اوجاق maddesi. Sayfa: 199 - Sira: 3

Lugat-ı Ebuzziya, Ebüzziya Tevfik Bey Sözlüğü; ocak maddesi. osmanlıcada ocak ne demek, ocak anlamı manası, ocak osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte ocak hakkında bilgi. Arapça ocak ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada ocak anlamı

Lugat-ı Ebuzziya - اوجاق ocak ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

ocak ~ اوجاق güncel sözlüklerde anlamı:

Ocak :::


  1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
    Örnek: Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar. Halikarnas Balıkçısı

  2. Şömine
    Örnek: Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar. Y. K. Karaosmanoğlu

  3. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet
    Örnek: Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak. H. Taner

  4. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer
    Örnek: Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür. S. Birsel

  5. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer.

  6. Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası
    Örnek: Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu. S. F. Abasıyanık

  7. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
    Örnek: Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi. F. R. Atay

  8. Ev, aile, soy
    Örnek: Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı. A. Gündüz

  9. Bir takımyıldızın adı.

ocak ::: aile, ev, kucak, soy, şömine